Fed, Enflasyon Endişeleri Arasında Faiz Oranlarını Değiştirmeme Kararı Alabilir
Enflasyon inatçı bir şekilde devam ederken, para politikasının geleceği ile ilgili endişeler artıyor ve bu durum Federal Rezerv‘i durağan bırakıyor—bu tema, yaklaşan Çarşamba günkü toplantılarının sonuçlarında yankılanacak gibi görünüyor.
Piyasa beklentileri, Merkez Bankası‘nın politika kolu olan Federal Açık Piyasa Komitesi‘nin (FOMC) faiz oranları konusunda statükoyu koruyacağı yönünde kesinleşmiş durumda. Bu, ana gece borçlanma oranını %5.25-5.5 aralığında tutarak, muhtemelen birkaç ay veya daha fazla süreyle devam ettirecek.
Policymaker’lar ve finans analistlerinden yakın zamanda yapılan açıklamalara göre, şu anda manevra yapacak pek bir alan görünmüyor. Janney Montgomery Scott’tan baş sabit gelir stratejisti Guy LeBas, “FOMC’deki herkes esasında aynı senaryoyu okuyor,” şeklinde gözlemledi. Bir veya iki muhalif dışında, politika yapıcılar arasında enflasyon rakamlarının herhangi bir hemen politika değişikliğini haklı çıkaracak kadar yüksek olduğu konusunda geniş bir fikir birliği var, ancak gelecekte olası faiz indirimleri için bir iyimserlik de bulunuyor.
Toplantının kendisi, Fed’in bilanço tablosunun azaltılması süreci olan “nicel sıkılaştırma”nın hızının yavaşlatılması ile ilgili önemli haberler sunabilir, ancak bu sürecin tamamen sona ermesinden önce.
Enflasyon, Fed yetkilileri, dahil olmak üzere Başkan Jerome Powell’ın, enflasyonun Fed’in %2’lik hedefine güvenilir bir şekilde dönmesi daha emin olunana kadar faiz indirimlerinin düşünülmeyeceğini belirttikleri ana odak noktası olmaya devam ediyor. Powell, yakın zamanda bir bankacılık konferansında yaptığı açıklamalarda, dikkatli bir duruş sergileyerek, enflasyonun düşüş eğiliminde “daha fazla güven” ihtiyacını vurguladı—bu duygu henüz son verilere tarafından desteklenmiyor.
Bu zorluklara rağmen finansal piyasalar direnç gösterdi. Powell’ın 16 Nisan’daki yorumlarından bu yana Dow Jones Sanayi Ortalaması, yatırımcıların yüksek oranlarda uzun bir dönem için hazırlık yapmasına rağmen, mütevazı bir %1 artış gördü.
Yine de, özellikle Powell’ın piyasa dinamiklerini önemli ölçüde etkileyebilecek beklenmedik ton değişiklikleri yapmasıyla bilindiği için, sürprizler her zaman mümkün. Çoğu analist, FOMC‘nin Mart toplantısından resmi açıklamada küçük bir değişiklik bekliyor, ancak Powell’ın basın toplantısındaki yorumları daha agresif bir politika duruşunun herhangi bir işareti açısından yakından analiz edilecek.
Son ekonomik göstergeler, Fed’in ihtiyatlı yaklaşımını pekiştiriyor. Fed’in tercih ettiği enflasyon ölçümü olan kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi, tüm ürünlerde %2.7, volatil gıda ve enerji fiyatlarını hariç tutan çekirdek ölçümde ise %2.8 enflasyon oranlarını gösteriyor. Ayrıca, Çalışma Bakanlığı’nın son işgücü maliyet endeksi, ilk çeyrekte %1.2 artarak Wall Street tahminlerini aşan ve devam eden enflasyon baskılarını vurgulayan bir yükseliş sergiledi.
Piyasa vadeli işlemleri şu anda Eylül ayına kadar bir faiz indirimi olasılığını %50 olarak yansıtıyor, beklentiler 2024 sonuna kadar tek bir çeyrek yüzde puanlık azalmayla sınırlı. Bu tahminlere rağmen, bazı analistler yılın ikinci yarısında faiz indirimlerini haklı çıkarabilecek daha yumuşak gelecek enflasyon raporları için umutlu.
Ekonomik faktörler arasında, başkanlık seçiminden sonra olası tarife artışları da daha fazla enflasyon baskısı uygulayabilir. Yine de, büyük küresel tedarik şoku veya kesinlikle enflasyonist politika değişiklikleri olmadıkça önemli faiz artışları olası görünmüyor.
Bilanço tablosu ile ilgili olarak, Fed, aylık 95 milyar dolar kadar azaltarak toplamda yaklaşık 1.5 trilyon dolarlık bir etki yarattı. Mart toplantısından gelen tartışmalar, bu hızın yarıya indirilmesi önerisiyle, şu anda Hazine bonosu ihracının düşük olması nedeniyle bu yıl 500 milyar dolar artan Fed’de bankaların tuttuğu rezervleri etkileyebilir.
Durum açığa çıkarken, Fed’in stratejileri ve piyasa tepkileri, hem para politikası hem de ekonomik istikrar açısından izlenmesi gereken kritik alanlar olarak kalmaya devam ediyor.
Leave a comment